
Her fotoğraf bir anıyı, sevinci, hüznü kederi saklar ardında… Hele siyah beyaz ise ne çok şey saklar geçmişin izlerinde… Yıllar geçsede çocukluğumuzun ve gençliğimizin anıları o fotoğraf kareleriyle ölümsüzleşir bir albümün yaprakları arasında… Bizlerin bu en güzel ve en özel anlarına tanıklık eden kişilerse hiç şüphesiz fotoğrafçılardır. Tıpkı Eyüpsultan’da tam dört kuşaktır fotoğrafçılık yapan, 54 senedir insanların bu özel anlarını fotoğraf kareleriyle ölümsüzleştiren Yeşildağ ailesi gibi….
1964 senesinde Eyüpsultan Merkez Mahallesi’nde açılan ve o gün bu gündür deklanşör sesinin hiç susmadığı Foto Sibel’de Aytekin Yeşildağ dedesinden ve babasından yadigar kalan ata mesleğini sürdürüyor. Dördüncü kuşak olan oğlu Kaan Yeşildağ’la birlikte halen fotoğrafçılık mesleğini sürdüren Aytekin Yeşildağ, “Babam Bedri Yeşildağ bu dükkanı 1960 senesinde almış 1964 senesinde ise hizmete açmış. Ben daha 5 yaşındayken babamın yanında banyo yapımında yapılan o ilaçları karıştırırdım. Ortaokul bittikten sonra profesyonel olarak fotoğrafçılığa başladım ve tam 52 senedir devam ettiriyorum, şimdi bayrağı oğlum Kaan’a devrettim” diyor.
Fotoğrafçılık geçmişlerinin çok eskilere dayandığını, Foto Nafiz olarak bilinen dedesi Nafiz Kocakuş’un ilk olarak şu anda meydanda restorasyonu yapılan Eyüpsultan Hamamı’nın yanında Foto Maton’u açtığını belirten baba Yeşildağ “o dükkanda şipşak dediğimiz acele vesikalık fotoğraflar çekiyormuş. Daha sonra Eminönü’nde Yeni Cami’nin arkasında açtığı Foto Sen’de 1982 senesine kadar çalışmış. Ardından Çemberlitaş’ta üç ayaklı alaminütle, yani şipşak makinasıyla çeşme duvarına astığı perdenin önünde İstanbul Hatırası diye turistlerin, gelen geçenin fotoğraflarını çekmiş. Yeşilçam klasiklerindeki ‘İstanbul Hatırası’ arka fonlu fotoğrafların çoğu da onun makinası ile çekilmiş. 83 yaşında son nefesini verene kadar fotoğraf çekmeye devam etmiş” açıklamasını yapıyor.
“DİJİTAL MAKİNALAR ÇIKINCA OĞLUMUN YANINDA ÇIRAK OLDUM”
Gelişen teknoloji ve dijital fotoğraf makinalarını çıkmasıyla birlikte meslekte çok şeyin değiştiğini sözlerine ekleyen Aytekin Yeşildağ, “Oğluma ben bu işi nasıl öğreteceğim diye düşünürken bu dijital fotoğrafçılık çıktı. Ben kendimi 50 sene geri gitmiş hissettim. Bu sefer ben onun yanında çırak oldum. Bununla ilgili hiç unutamadığım çok ilginç bir anım var. Bundan 40 sene önce ben dükkanda kalemle fotoğrafa rötuş yaparken bir müşteri içeri girdi. Japonlar bir çip icat etmişler filmsiz fotoğraf çekiyormuş’ dedi. Ben öyle şey olur mu, böyle birşey mümkün değil dedim. Sonra da ‘rötuş makinası da icat etmişler’ dedi. Tabi benim sigortalar iyice attı. Adama kızdım, sırf gitsin diye o zamana kadar biz ölür gideriz dedim. Ama o adamı dikkate almayarak çok büyük bir hata yapmışım. Ben analog makinalar aldım, ama dijital makinalar çıkınca zararım büyük oldu. Zamana ayak uydurmak için yeni makinalar almak zorunda kaldım. Adamın o çip dediği şeyler şimdi binlerce fotoğrafı alan hafıza kartlarıymış. Şimdiki makinalar photoshopa gerek bile kalmadan düzeltmeler yapıyor” şeklinde konuşuyor.